Nereler oluyor? Nasıl bir dönemde yaşıyoruz?
Salgından kurtulmaya çalışırken, Müsilaj ardından sel felaketleri başladı. Yeni bitmişti ki yangınlar geldi bu sefer ( Sıcaktan mı, sabotaj mi henüz bir açıklama gelmemişti yetkililerden ben bu yazıyı yazarken). Aşırı sıcaklar, kapıdaki kuraklık…
Ne yapacağız kaderimize boyun mu eğeceğiz?
Öncelikle basından gördüğümüz duyduğumuzun dışında bizim minicik köydeki (mikro dünyamız) durumunu aktaracağım.
Yağmurların aşırı yağdığı o günlerde, bizim köyde de dereler taştı ve kenarlarındaki bahçelerde ne varsa sel götürdü. Yengem sarımsak ve fıstık ekmişti; sel hepsini aldı götürdü, selin sökemediğini toprakta kalanlar aşırı sudan dolayı çürüdü gitti. Kızılcık zamanı geldi, ormanda dolaşıp bakıyoruz meyveler çok seyrek. Sadece kızılcık da değil vişne , yabani erik tümü bu meyveler az bu sene.
Maalesef gerçek bu. İnsanlar olumsuz şeyleri duymaktan hoşlanmıyor ama ne yapalım durum bu. İyimser bir şekilde felaketlerin bitmesini dileyip, önümüzdeki günlerin şu andan daha iyi olacağını ummak çok güzel ama yeterli ve gerçekçi değil.
Çocuklarımızın, yetişkin olacakları yakın geleceğin, daha güzel olması için sorumluluk alıp bir şeyler yapmamız lazım.
Yapılacak şeylerden bir tanesi karbon ayak izini küçültmek.
“Karbon ayak izi, birim karbondioksit cinsinden ölçülen; üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür.”
“Birincil ayak izi evsel enerji tüketimi ve ulaşım (sözgelimi araba ve uçak) dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2 emisyonlarının ölçüsüdür”.
“İkincil ayak izi kullandığımız ürünlerin tüm yaşam döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı CO2 emisyonlarının ölçüsüdür.”
Bu tanımlardan da anlaşıldığı gibi yapılacak şeyler belli. Mümkün olduğunca uçağa binmemek, özel arabayı bireysel olarak kullanmayıp, doldurmak(ailece) ya da aracı işe giderken paylaşmak. Evde kullanılan elektrik ve doğal gazın tüketimini azaltmak. Bunlar size pek gerçekçi ve uygulanabilir gelmedi mi? Buna çok önem veren ve bu şekilde yaşamaya çalışan bilinçli ve sorumluluk sahibi insanlar var gerçekten.
İkincil ayak izini azaltmak daha kolay olabilir. Alışveriş yaparken aldığınız yiyecek veya tekstil yurtdışından mı geliyor öyleyse uzak durabilirsiniz; çünkü bu ürünlerin oldukça uzun nakliye yolu var ve bu yolculuğun CO2 emisyonu epey yüksek. Basitçe, tükettiğiniz ürünün nereden geldiğine dikkat etmeniz bile gelecek açısından umut verici olacaktır.
Yiyecekte de özellikle endüstriyel gıdadan uzak durun. Sebebi kullanılan paketleme malzemeleri ve ambalajlı ürünlerin raf ömrünü uzatmak için kullanılan ham madde ve koruyucu kimyasalların, üretiminin ve nakliyesinin CO2 emisyonunun fazla olmasıdır. Üstelik bu tip ürünler, tüketildiğinde insan sağlığını da olumsuz etkiliyor.
Ayrıca, paketleme malzemeleri ve kimyasalların üretim aşamalarının CO2 emisyon oranları yüksek ve çevre kirliliği de yaratıyorlar.
Aslında insanlık daha önce, belki de bilmeyerek sürdürülebilir bir çevreyi destekleyecek şekilde yaşıyordu. 40’lı yaş ve üzerinde olanlar hatırlıyordur, Biz çocukken poşet yoktu, file vardı. Musluk suyu içerdik, matara ve teleskop bardaklarımız vardı. Pet şişe su yoktu hatta kola bile depozitolu cam şişelerde idi. Yaygın olan giysiler, yerli malı idi. Sadece çok lüks kumaşlar yurtdışından gelirdi. Pazarlarda köylüden ürünler alırdık, CO2 emisyonu yüksek endüstriyel tarım ürünleri bu kadar yaygın değildi; geleneksel tarımla üretilen ürünlerin satıldığı köylü pazarları vardı. Çok değil 35-40 sene önce bu şekilde yaşayabilmişsek yine yaşayabiliriz.
Ne yöne gittiğimiz bence çok net. İçinde bulunduğumuz durumu kabul edip farkındalığımızı arttırmalı ve bireysel çabalarımızı küçümsemeden gayret etmeliyiz.
Az seyahat etmek, toplu taşıma kullanımı, matara şişelerde suyumuzu taşımak, evimizdeki enerji tüketimini azaltmak, yerli ve yerel ürünlere yönelmek. Sürdürülebilir üretim yöntemleri ile imalat yapan üreticilerden direk alarak aracıları ve böylelikle nakliyeyi azaltmak; tekrar kullanıma uygun paketlenmiş ürünleri tercih etmek; yapılabilecek bazı şeyler.
Hiç değilse, bu yönde gayret göstermek, çabalamadan her şeyin kendiliğinde düzeleceği günleri beklemekten daha iyidir.
Şu kesinki, dünyanın iyileşebilmesi için, artık daha fazla fedakarlık ve gayret gerekiyor.
Sağlıkla kalın
Sevgiler,
Manyas Köy Pazarı
Hakkımızda yapılan yorumları okuyun.
Sürdürülebilir ürünlerimizi incelemek için lütfen tıklayın.
Kantaron yağı gerçek mi olup olmadığını anlamak için kantaron yağının rengine ve yoğunluğuna bakılmalıdır. Gerçek…
Yabani Böğürtlen Reçeli Al Üstelik 6 Al 5 Öde Böğürtlen Reçeli Katkısız, koruyucusuz olarak meşe…
Böğürtlen Reçelinin faydaları 'na değinmeden önce kısaca köy deneyiminden bahsedeyim. Hava tertemiz, çeşmelerden bizim para…
Babaannem sağken köye gittiğimde maşınganın üzerinde kaynamakta olan ıhlamur bulunurdu hep. Yani eskiler ıhlamuru kaynatırlardı.…